Muş Ovası Türkiye’nin en büyük ovalarındandır. Iğdır Ovası'ndan sonra doğunun en büyük ovasıdır. Kapladığı alan yaklaşık 1650 kilometrekare, uzunluğu 80 km, genişliği ise 30 km’ yi bulur. Basamaklı bir yapı gösterir. Ovanın güneyini Haçreş Dağları çevirir. Kuzeyde ise Şerafettin Dağları ve bu sıranın uzantıları vardır. Muş ovasının doğu ucunda Volkanik bir dağ olan Nemrut Dağı yer alır. Batı ucunda ise dağlık alanlar mevcuttur. Muş ovası 3. Jeolojik zamanın miyosen dönemi ortalarına kadar bir birikinti iken yer kabuğu hareketleri sonucu bir çöküntü alanına dönüşmüştür. Bu alan sonraki jeolojik dönemlerde yeni alüvyonlarla da örtülerek verimli bir alan durumuna gelmiştir.
Muş Ovası, yoğun kar yağışı, şiddetli soğuklar ve sisli geçen uzun kış sonrasında lalelerle bezenir. Bugün Hollanda’dan satın aldığımız lale, Muş Ovası’nda yetişiyor ve bahar aylarında bir rüya güzelliğinde ovayı süslüyor. Lalenin hayat bulduğu tarihlerde yapılan ve 7’den 77’ye herkesin katıldığı festivaller aynı zamanda Muş’un kurtuluşu olan 30 Nisan’a da denk geliyor. Bu yüzden hem bir güzellik, bir doğa olayı hem de bir tarihî olay bir arada kutlanıyor.
Muşluya göre lale, yeni bir yaşamın, bolluğun, bereketin ve coşkunun timsali. Bu yüzden her yıl özlemle açılması bekleniyor. Kısa ömürlü lalenin çıkması, iki âşığın buluşması için koca bir yılın geçmesi demek aynı zamanda. Kışın soğanları soğuktan kaçarak toprağın derinliklerine çekilen lale, baharın ılık havalarıyla birlikte başını toprağın üzerine çıkarıyor. Her soğandan tek bir çiçek açan lale, katmerli ya da yalınkat biçimlere sahip olabiliyor. Muş il sınırları içerisine dengeli bir şekilde yayılmayan laleler, ovanın bazı bölgelerinde kendiliğinden yetişiyor.
Muş Ovası, yoğun kar yağışı, şiddetli soğuklar ve sisli geçen uzun kış sonrasında lalelerle bezenir. Bugün Hollanda’dan satın aldığımız lale, Muş Ovası’nda yetişiyor ve bahar aylarında bir rüya güzelliğinde ovayı süslüyor. Lalenin hayat bulduğu tarihlerde yapılan ve 7’den 77’ye herkesin katıldığı festivaller aynı zamanda Muş’un kurtuluşu olan 30 Nisan’a da denk geliyor. Bu yüzden hem bir güzellik, bir doğa olayı hem de bir tarihî olay bir arada kutlanıyor.
Muşluya göre lale, yeni bir yaşamın, bolluğun, bereketin ve coşkunun timsali. Bu yüzden her yıl özlemle açılması bekleniyor. Kısa ömürlü lalenin çıkması, iki âşığın buluşması için koca bir yılın geçmesi demek aynı zamanda. Kışın soğanları soğuktan kaçarak toprağın derinliklerine çekilen lale, baharın ılık havalarıyla birlikte başını toprağın üzerine çıkarıyor. Her soğandan tek bir çiçek açan lale, katmerli ya da yalınkat biçimlere sahip olabiliyor. Muş il sınırları içerisine dengeli bir şekilde yayılmayan laleler, ovanın bazı bölgelerinde kendiliğinden yetişiyor.
Muş Ovası tüm Türkiye'yi besler
Tarım ve hayvancılığın
önemine işaret eden Hisarcıklıoğlu, bu çerçevede eldeki imkanların iyi
değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Tarım ve hayvancılığın
son yıllarda dünyada kazandığı değerin belirten Hisarcıklıoğlu, şunları dile
getirdi:
''Allah hepimizi ayrı
ayrı yaratmış. Ayrı düşünelim diye yaratmış. Zenginlik burda zaten. Hepimiz
ayrı ayrı düşünüp bunu ortak akıl, istişareyle birleşeceğiz. O zaman rahmet ve
bereket gelecek. Elimizde müthiş bir imkan var. Tarım ve hayvancılık. Muş
Ovası'nı doğru dürüst ekip biçsek, bu ova bütün Türkiye'yi besler. Diğer
ovalarda dünyayı besler. Eskiden tarım ve hayvancılık sadece karın doyurmak
için yapılırdı. Şu anda tüm dünyada para kazanmak için yapılıyor. Dünyada son
bir yılda fiyatı artan 10 tane entiaya baktığımızda, 4'ü tarım ve hayvancılıkla
ilgili. Niye? Çünkü dünya nüfusu her yıl 74 milyon artıyor. Dünyaya bir Türkiye
ekleniyor. Son 10 yılda Asya'da az gelirliden orta gelirliye geçen nüfus sayısı
1,5 milyar kişi. Bunlar eskiden sadece karın doyururken, şimdi tüketmeye,
yemeye, içmeye başladı. Bütün dünyada en kıymetli iş tarım hayvancılık olacak.
Eskiden Libya'ya mal gönderirken, şimdi mal ithal eder hale geldik. Allah bunun
hesabını bize sorar. Dünyada ekilebilir arazi açısından dünya 7.'siyiz. Allah
müthiş bir servet vermiş. Bunun hesabını bilmek lazım. Bize petrolden
doğalgazdan daha faydalı olacak bir toprak vermiş. Bunun kıymetini bilmek
zorundayız.''
Ulaşım noktasında,
Tatvan'dan İran'a demiryolu geçişi ve feribot kullanımının büyük önem
taşıdığını ve odalar birliği olarak Pakistan ve Hindistan'a, tren yoluyla gidip
mal satmak istediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, bunun bir yolunun deniz
taşımacılığı olduğunu, ancak kendilerinin demiryolunu çok iyi kullanmak
istediğini kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, ''Burada
dar boğazımız Van Gölü. Feribot yatırımları var. Bu feribot yapımları bittikten
sonra bizim geçişlerimiz çok hızlanacak. Ulaşımın merkezinde Tatvan olacak.
Batman, Muş ve Van hava alanlarının ortasındayız. Bunlar ulaşımda avantaj. TOBB
olarak Kapıköy Gümrük Kapısı modernizasyonuna başlayacağız. İran'a yeni bir
trafik hattı açılacak. Bunların hepsi Tatvan'dan geçecek. Bunları iyi
kullanmamız lazım'' diye konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder